2017 Temmuz ayındaki 3 haftalık Asya seyahatimizin son ülkesi Kamboçya idi. Kamboçya’ya Türkiye’den direkt uçuş bulunmuyor. Bu demek oluyor ki Kamboçya ziyaretinde bir taşla iki kuş vurmak zorundasınız. Bizim vurduğumuz kuş Malezya oldu ve 2 saatlik bir uçuş sonrasında Siem Reap’a indik.
Kısaca 3 haftalık Asya seyahatimizin rotasını özetlemem gerekirse; Türkiye’den Hong Kong’a, Hong Kong’dan Bali’ye, Bali’den Malezya’ya, Malezya’dan da Kamboçya’ya geçtik. Bali seyahatimizi nasıl planladık, nereleri gezdik ve ulaşım konusunu nasıl hallettik merak ediyorsanız Bali ile ilgili detaylı yazılarımıza buradan bulabilirsiniz.
Bizim bu seyahat planında araya Malezya sokmamızdaki sebep Bali’den Kamboçya’ya direk uçuş bulunmamasıydı ve bence Malezya bu aktarmayı yapıp arada bir gün de gezmek için inanılmaz doğru bir ülke. Siz isterseniz kara ya da havayoluyla Tayland’dan da geçebilirsiniz. Diğer bir seçenek ise Kamboçya’nın komşu ülkelerinden Vietnam’dan buraya ulaşmak olur.
Bizim bir çok turistin yaptığı gibi Kamboçya’yı ziyaret etmek istememizdeki ana sebep Angkor Wat tapınaklarını ziyaret etmekti. Angkor Wat tapınakları Siem Reap şehrinde bulunuyor ve Siem Reap’taki uluslararası havalimanı sayesinde başka bir şehire gitmenize gerek kalmadan direkt Angkor Wat’ın olduğu şehire uçabiliyorsunuz.
Angkor Wat kaç günde gezilir?
Benim seyahat planı yaparken aklıma gelen ilk soru gideceğim yeri kaç günde gezebileceğim oluyor. O zaman hemen bu konuya açıklık getireyim. Sadece Angkor Wat tapınaklarını görmek için 2-3 gün fazlasıyla yeterli olacaktır. Biz Siem Reap’ta 3 gece konakladık ve gitmek istediğimiz her yere gittik. Tapınaklar gerçekten çok etkileyici ama 3. günden sonrası biraz fazla gelmeye başlayabilir. Eğer zaman kısıtınız varsa 1 günlük bilet alıp gündoğumunda tapınaklarda olacak şekilde tüm bir günü gezmeye ayırırsanız başlıca bir çok yerini görmüş olursunuz.
Kamboçya vize istiyor mu?
Sürprizi bozmak istemezdim ama baştan söylüyorum. Evet Kamboçya vize istiyor ve ücreti de 30 $. Peki nasıl alınır bu vize derseniz iki opsiyonunuz var. Bizim baştan yapmaya çalıştığımız gibi internetten ya da havalimanına inince kapıdan vize alabilirsiniz. Yalnız dikkat, internetten kredi kartı ile ödeme yaparken, kapıda alınan vizede sadece nakit ödeme kabul ediyorlar. İnternetten vize almak için https://www.evisa.gov.kh/ adresinden önce bir hesap oluşturup ödeme yapıyorsunuz. Sonra bir kaç gün içinde emailinize vizeyi mail atıyorlar. Vizenizi basıp ülkeye paşalar gibi giriyorsunuz.
Benim başıma internetten alırken şöyle bir şey geldi. Kredi kartı ödemesini yaparken limitimde ve yurtdışı harcamalarımda hiç bir problem olmamasına rağmen hata aldım. Bir kere daha denedim ve yine olmayınca bir kere daha denemedim çünkü sitede açık açık yanlışlıkla da olsa birden fazla kerede ödeme yapılırsa iade garantisi olmayacağı yazıyordu. Bir gün sonra bankadan bir görevli arayarak kredi kartımı güvensiz bir işlem sebebiyle iptal etmek istediklerini söyledi. Eğer kabul etmeseydim risk bende olacağı için mecburen kabul ettim. Yani özetle Kamboçya vizesi almaya çalışırken durduk yere kredi kartımı iptal edip yeniden çıkarmak zorunda kalmıştım.
Birimiz sorunsuz bir şekilde e-vizesini alıp ülkeye giriş yaparken diğerimiz havalimanında 5 dakika süren bir işlem sonrası vizesini alabildi. Gitmeden okuduğum bazı kaynakların aksine bizden hiç kimse rüşvet vs istemedi. Hatta oldukça organize çalışan bir ekip vardı. Dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da kapıda vize için yanınızda en az bir adet fotoğraf bulundurma gerekliliği.
Tüm bunlara rağmen iyi ki de kredi kartım hata vermiş diyorum çünkü böylece pasaportumda bir adet Kamboçya vizem oldu. E-vizeyi pasaporta basmadıkları için anısı da kalmamış oluyor. Kamboçya ziyaret ettiğimiz en değişik coğrafyalardan birisi olduğu için vizemi seviyorum. 🙂
Kamboçya hangi mevsimde ziyaret edilmeli?
Ekim-Şubat arası ziyaret için en uygun zamanlar iken Mart-Eylül arası düşük sezon olarak geçiyor. Yani bu demek oluyor ki bizim gibi yaz aylarında giderseniz gündüz aşırı sıcak ve nemle boğuşup, gün içinde de yüksek nem oranlarından dolayı sağanak yağışlara denk gelmeniz çok olası. Yağdığında baya sağlam bir şekilde yağdığını söyleyebilirim. Biz neredeyse her gün 1-2 saat da olsa yağmura denk geldik. Yaz aylarında ziyaret ediyorsanız, çantanız için su geçirmez kılıf ile yağmurluk edinmeyi düşünebilirsiniz. Biz günbatımından dönerken yakalandığımız yağmurda öyle bir ıslandık ki kıyafetlerimizle havuzdan çıkıp geldik desek herkes buna inanırdı. Bir de bu sırada ikimizin de iphone’larının kulaklık ses girişleri bozuldu.
Angkor Wat ve Siem Reap’ta ulaşım ve konaklama
Havalimanından çıktığınız gibi taksi ve tuk tuk sırası göreceksiniz. Hemen çıkıştaki kulübeden taksi ve tuk tuk sırası organize ediliyor. Fiyatlar taksi için 10 $ ve tuk tuklar için 8 $. Tuk tuk ile pazarlık yapayım anlaşayım diyemiyorsunuz, tuktukcular da sizi görevlilere yönlendiriyorlar. Düzen bu şekilde kurulmuş. Havalimanından merkeze ulaşım yaklaşık 20 dakika sürüyor.
Siem Reap’ta ulaşım için kaldığınız otel merkeze uzak bile olsa her yerde bulabileceğiniz tuk tuklara 1-2 dolar vererek merkeze ulaşabilirsiniz. Ya da bizim gibi merkeze yakın bir otel ayarlarsanız her yere yürüme mesafesinde olursunuz. Biz konaklama için Friendly Angkor Boutique otelini seçtik. Lokasyon açısından çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Siem Reap’da gece hayatının ve restoranların bolca olduğu cadde Pub Street’e yakınsanız rahatça gezebilirsiniz.
Angkor Wat içinde ulaşım için en çok tercih edilen, en keyifli ve en ucuz yöntem olan tuk-tuk’u tercih ettik. 400 kilometreye yayılmış bir tapınak kompleksinden bahsediyoruz. Angkor Wat’ı gezerken tapınaklar arasında bir ulaşım aracı kullanmak şart çünkü aradaki mesafeler yürümek için çok fazla. Biz günlüğü 15 $’a gün içinde otele dönüp dinlenip tekrardan tapınağa gidecek şekilde anlaştık. Baştan anlaşırken gün içinde otele dönme ihtiyacınız olabileceğini belirtmekte fayda var. İnsan özellikle gün doğumunu izlediği gün baya yoruluyor ve otelde 1-2 saat da olsa bir dinlenme ihtiyacı hissediyor. Tuk tuk şoförleri sizi istediğiniz yere bırakıyor ve siz gezerken sizi dışarıda bekliyor. Hatta gezmesi uzun süren tapınaklara sizi bıraktıktan sonra tuk tuk’larına hamak kurup uyuyorlar.
Tapınakları gezerken en zevk aldığım şeylerden birisi de tuk tuk ile bir tapınaktan diğerine gitmek oldu. Tapınakları güneşin altında gezdikten sonra tuk tuk’a atlayıp ağaçlık ve yeşillik yollardan harika manzaralar eşliğinde püfür püfür esen rüzgara karşı gitmek inanılmaz keyifliydi.
Angkor Wat için bilet nereden ve kaç günlük alınmalı?
Angkor Wat için 1 günlük, 3 günlük ve 1 haftalık şeklinde bilet alternatifleri bulunuyor. Sırasıyla fiyatlar 37, 62 ve 72 dolar şeklinde. Biz 3 günlük biletten aldık ve 62 dolar ödedik. Ödemeleri kredi kartı ile yapabilirsiniz. Kaç gün gezilmeli sorusunun cevabı tamamen yürüme gezme performansı ve ilginize kalmış. Bence koşturmadan rahatça gezmek için 3 günlük bilet en ideal olanı.
Biz Angkor Wat’a vardığımız ilk günde Tonle Sap gölünü gezip geldikten sonra 16:30 gibi biletlerimizi almaya gittik. Gittiğimizde ofiste hiç sıra yoktu ve fotoğrafımızı çekip bilete fotoğrafımızı basmaları 5 dakika kadar sürdü. Biletin 3 günlük tarihlerini memur otamatik olarak ertesi günden başlayacak şekilde yaptı ama yine de biletleri aldıktan sonra günbatımını izlemek için Angkor Wat’a giriş yaptık çünkü biletimizin başlangıç tarihi ertesi gün olsa bile tapınağa girip günbatımını izlemenize izin veriyorlar. Yalnız en son girişin 17:30’da olduğunu hatırlatmakta fayda var. Belirli bir vakitten sonra da resmen tapınağın içinden kışkışlayarak sizi çıkarıyorlar.
Biz günbatımı için gittiğimizde bilet kontrol eden görevli bana biletin üstünde yazan tarihi gösterip “Yarın başlıyor biletin” dedi. Ben de önden araştırmış olduğum için konuyu biliyordum. “Ama biz günbatımına geldik.” dedim ve görevli bir kahkaha atarak “Ok, ok” diyerek geçirdi. Yani aklınca beni şaka yaparak korkutmaya çalışmıştı.
Bilet alacağınız ofis Angkor Wat ile tam olarak aynı istikamette olmadığı için bilet olayını bizim gibi bir gün önceden halletmeniz çok iyi olur. Hem sabah gündoğumu zamanından çalmamış olursunuz hem de muhtemelen daha uzun kuyruk sırasında bekleyerek zaman kaybetmemiş olursunuz. Ama illa ben sabah almak istiyorum derseniz bilet ofisi sabah 5’de açılıyor.
Angkor Wat tapınaklarına giderken ne giymeli?
Tapınaklara belirli bir kıyafet kodu ile girebiliyorsunuz. Omuzların ve bacakların örtülü olması gerekiyor. Geçtiğimiz senelerde içerde çıplak poz veren bir mankenden sonra kurallar katılaştırılmış. Neticede günümüzde monkların ibadet ettikleri bir bölge olması sebebiyle saygı gösterilmesini bekliyorlar. Benim önerim askılı olmayan omuzları kapatacak bir tshirt ile diz altında bitecek bir etek/elbise ya da pantolon uygun olacaktır. Askılı ile gidip sıcakta şal ya da uzun kollu giyerek dolaşmak sizi yorabilir. Gezerken kıyafetlerinizi açtığınızı görürlerse uyarabiliyorlar.
Bir de ayağınızda konforlu bir ayakkabı olursa rahat edersiniz çünkü bazen taşların arasından yürümek bazen de merdiven çıkıp inmek gerekiyor. Son olarak da yanınıza bolca su ve atıştırmalık almayı unutmayın. Tapınaklarda gezerken adım başı markete rastlamıyorsunuz.
Angkor Wat ve Kamboçya’nın geçmişi
Tapınakları gezmeye başlamadan önce kısaca Angkor Wat tapınaklarının tarihi ile ilgili:
Tapınaklar 1100 senesinde inşa edilmiş zamanında Khmer imparatorluğunun başkenti olmuş. 14. Yüzyılda başkent başka bir şehire taşındıktan sonra ağaçlar ve orman adeta bu tapınakları yutmuş. Ta ki 1800’lerde Fransız bir doğabilimci burasını keşfedene kadar. Zaten sonrasında otlardan temizlenip Unesco korumasına ve ziyarete açılmış.
Gitmeden mutlaka Kamboçya’nın tarihine dair bir şeyler okunmalı. Özetle ülke bir dönem Fransız sömürgesi altında kalmış bir dönem de Vietnam-Amerika savaşından etkilenmiş ama ülkeye en büyük kötülüğü Kamboçyalı komunist lider Pol Pot isimli kişi yapmış. 1970’lerde Kızıl kmerlerin (silahlı komünist grup) başına geçen Pol Pot teknoloji, eğitim gibi unsurları yok edip tarıma dayalı bir toplum oluşturmak istemiş ve bu sebeple ülkede ne kadar eğitimli profesör, diplomat, doktor varsa hepsini öldürmüş. Kısa süre içinde ülkenin nerdeyse yarısını yani 3 milyon kişiyi öldürmüş. Bu kadar yakın bir tarihte bu denli korkunç bir olay yaşanması çok ürkütücü.
Konumuza geri dönecek olursak, gelelim benim gitmeden en çok araştırdığım konulardan birisine. Denizde kum Angkor Wat’ta tapınak. Gitmeden hangi tapınakları önceliklendirmeliyiz ve kalabalıkları atlatmak için nereye hangi sırayla gitmeliyiz baya araştırdık. Deneyimlerimizle beraber o zaman başlıyorum tapınakları anlatmaya. Eğer özetle en güzelleri hangileri derseniz yanlarında yıldız olan tapınakları mutlaka ziyaret edin derim.
Bizim gezdiğimiz tapınaklar gün gün sırasıyla aşağıdaki gibiydi. Fotoğrafların altlarında tapınakların isimlerini bulabilirsiniz.
- Gün : Tonle Sap Gölü*, bilet alma ve günbatımında Angkor Wat tapınağı*.
- Gün : Gündoğumu Angkor Wat tapınağında, Angkor Thom South Gate*, Banyon Temple*, Baphuon Temple*, Phimeanakas, Terrace of the Elephants, Terrace of the Leper King, Victory Gate*, günbatımı için Phnom Bakheng
- Gün : Ta Prohm*, Banteay Kdei, Srah Srang, Ta Som Temple*, Neak Pean Temple, Preah Khan Temple*, Angkor Wat Ana Tapınağı*
Tonle Sap Gölü
Biz ilk gün Angkor Wat’a gitmek yerine Siem Reap’a yakın Tonle Sap gölüne gitmek ve yerel yaşamın nasıl olduğuna tanıklık etmek istedik. Tonle Sap göl diye geçse de aslında uzunluğu 120 km’yi bulan ve tekneyle 8 günde Vietnam’a kadar giden, etrafında 1 milyon insanın yaşadığı bir nehir. Biz havalimanından bindiğimiz taksiyle 20 dolara bizi göle götürmesi için anlaştık. Gölde bindiğimiz tekne turu için de kişi başı 20’şer dolar verdik. Turda o sırada sadece biz olduğumuz için bekletmeden tekneyi kaldırdılar.
Göle ulaşana kadar ağzımız açık biçimde etrafımızdaki hayatları izledik. Göl ve nehir diyince aklınıza berrak bir su gelmesin, baya çamurlu bir su. Tonle Sap öyle bir göl ki, hem insanlar burada derme çatma kulübelerde yaşıyor, hem bu çamurlu suda banyo yapıyor, hem tuvaletlerini göle yapıyor, hem de bu gölden balık tutuyorlar. Yani tüm yaşam alanları bu göl.
Teknede sizi gezdiren kişi sürekli bir şeyler almanız için markete uğramak istiyor ya da bağış yapmanız için sizi sıkıştırıyor. Biz bu durumdan rahatsız olduğumuz için hiç bir yere uğramadık. Toplamda 1,5 saat sürmesi gereken gezi 1 saat kadar sürdü. Tekne turundan bu anlamda hiç memnun olmasak da tüm gezip gördüğüm yerleri düşününce Tonle Sap gölünü iyi ki görmüşüm diyorum çünkü insana şükredecek sayısız şeyi olduğunu hatırlatan bir yer burası.
Angkor Wat Tapınağı
Siem Reap’ın en meşhur tapınağı burası, yani bir anlamda ana tapınak diyebiliriz. AngkorWat’tan yapmadan dönmeyeceğiniz aktivitelerden bir tanesi de meşhur gündoğumu. Gündoğumuna Angkor Wat’ta tanıklık edebilmek içinse güne erkenden başlamanız gerekiyor. Erken kalkan yol alır misali gün doğumundan sonra gezmeye devam edince öğlen olduğunda siz o kadar çok tapınak gezmiş oluyorsunuz ki insan zaman algısını yitiriyor. Biz Angkor’da gün doğumunu yakalamak için 04:40 gibi otelden ayrılmıştık ve insan o karanlıkta ve o saatte kalkınca zannediyor ki bu deliliği sadece kendisi yapabilir. Halbuki tapınağa varınca o kadar büyük bir kalabalıkla karşılaşıyorsunuz ki insan hayret ediyor. Angkor Wat’ta gündoğum izlenen noktada tripodunuzu kurup yer kapmak önemli bir mesele. Biz erken yola koyulduğumuzu düşünüyorduk ancak geldiğimizde nerdeyse en ön sırada son kalan boşluğu biz kapabilmiştik. Bana sorarsanız gündoğumunun müthiş bir olayı yok. Ben daha ziyade Angkor’daki günbatımını beğendim.
Son olarak Angkor’da gündoğumu ile ilgili küçük bir not olarak sabah çok erken saatte yola koyulacağınız için otelinizden akşamdan kahvaltınızı paketlemesini isteyebilirsiniz, hem zaman kazanırsınız hem de Angkor çevresindeki işletmeler çok parlak değil. Herkes gündoğumuna gittiği için bu yaygın bir yöntem.
Victory Gate-Angkor Thom South Gate
Burası aslında Angkor Thom tapınak bölgesine giriş kapılarından birisi, ancak çok fotojenik bir nokta olduğu için boş yakalamak zor oluyor. Sabah erkenden ya da akşama doğru daha boş olur.
Bayon Tapınağı
Angkor Thom tapınak bölgesindeki kocaman gülen yüzlü heykellerin olduğu bir tapınak. Günde 1500 tane tapınak görünce hatırlamak için tapınaklara isim vermeye başlamıştık. Bayon tapınağı da “Gülen suratlar” tapınağı oldu bizim için.
Baphuon Tapınağı
Bayon Temple’in komşusu oluyor ve bizim bu tapınak için taktığımız isim “Podyum tapınak” çünkü tapınağa girerken resmen podyum gibi bir yoldan yürüyorsunuz. Yukarıdan manzara izlemesi de ayrıca güzel tapınaklardan bir tanesi o yüzden üşünmeden bu tapınağı gezmenizi öneririm.
Phimeanakas Tapınağı
Burası da Baphuon tapınağına komşu yine Angkor Thom tapınak kompleksi içinde bir tapınak ancak içini gezmedik, kenarından yürüyerek geçtik.
Terrace of the Elephants ve Terrace of the Lepper King
Bu ikisi tapınak değil yol üstünde şöyle bir görüp geçeceğiniz yerlerden. Bunları da gördükten sonra Angkor Thom tapınağındaki belli başlı yerleri görmüş oldunuz. Bizim bu bölgede gezeceğimiz bir de Thommanon ve Chau Say Tevoda Tapınağı vardı ancak hem saat 13:00 olmuştu hem de yağmur başlamıştı. O yüzden otele dönüp dinlendikten sonra günbatımını izlemek için Phnom Bakheng tapınağına doğru yola çıktık.
Phnom Bakheng Tapınağı
Siem Reap’da herkesin günbatımı izlemek için tercih ettiği bir tapınak. Öncelikle ormanın içinden 60-70 metre yükselerek yürüyüp tapınağa ulaşınca da merdiven çıkmanız gerekiyor. Girişte görevli var ve sizi içeri sayarak alıyor. Tapınağın 350 kişilik bir kapasitesi var ama sıra geliyor illa ki. Çok özel bir günbatımı ya da manzara yoktu ama zaman varsa ziyaret edilir.
Ta Prohm Tapınağı
Sırada tapınakların en güzeli var. Angkor Wat’taki meşhur Banyan ağaçlarının tapınakların üstüne çıktığı yapılar burada. Angelina Jolie’nin oynadığı meşhur Tomb Raider filmi burada çekildikten sonra popüleritesi iyce artmış. Bu tapınakları gezerken doğanın gücü karşısında etkilenmemek mümkün değil, ağaçlar resmen koca bir tapınağı yutmuş. Biz burayı boş yakalayabilmek için sabah ilk olarak gezmeye buraya geldik. İyi ki de öyle yapmışız. Zamanla kalabalıklar artmaya başladı.
Banteay Kdei Tapınağı
Ta Prohm’dan sonraki durağımız Banteay Kdei oldu ancak Ta Prohm’dan çok fazla etkilenmiş olduğumuzdan mıdır yoksa yorulduğumuzdan mıdır bilmiyorum burası çok farklı gelmedi bize. Yine de yol üstündeyse şöyle bir uğranabilir. Hemen karşısında ise Srah Srang adlı günbatım manzarası izleyebileceğiniz göl manzaralı bir tapınak var.
Ta Som Tapınağı
Burası çok popüler bir tapınak değil ama özellikle tapınağın en ucuna kadar gittiğinizde kapının tamamını kaplayan ağaç çok etkileyici, görülmeye değer.
Neak Pean Tapınağı
Angkor Wat kompleksinde nadir su ile çevrili tapınaklardan birisi. Tapınağın kendisi değil belki ama tapınağa ulaşmak için geçtiğiniz göl manzaralı yol çok güzel.
Preah Khan Tapınağı
Preah Khan da yine çok bilindik tapınaklardan birisi değil ancak kesinlikle görülmesi lazım. Özellikle en ucuna kadar giderseniz arka bahçedeki tapınağın üstündeki ağaçlar çok etkileyici.
Angkor Wat ile ilgili kısa kısa:
Bir şehir düşünün ki etrafınızda gördüğünüz her turist çok büyük olasılıkla sadece bu tapınağı ziyaret etmek için dünyanın dört bir tarafından gelmiş. Genel olarak turist kalabalıklarını sevmesem de bu durum Siem Reap’ta çok hoşuma gitmişti..
Angkor Wat’ı görüp de etkilenmemek elde değil. O kadar devasa bir tapınağın bundan yaklaşık 900-1000 sene önce her bir duvarının el emeği işlenmesi insanı hayrete düşürüyor. Gördüğüm insan eli değmiş en etkileyici yapılardan bir tanesiydi.
Angkor Wat tapınağı Kamboçya için de oldukça önemli bir yapı, öyle ki bayraklarının üzerinde bu tapınağın resmi var.
Kamboçya halkı şu ana kadar gördüğümüz en naif halklardan bir tanesi oldu bizim için. Genel olarak şehirdeki insanların bakışları, çocuklar o kadar masum ve hüzünlü ki insanın içi acıyor. Sanki geçmişte yaşanan soykırımın acısı genlerle nesilden nesile aktarılmış gibi.
Kamboçya’da yerel para birimine çevirmenize hiç gerek yok. Her yerde dolar geçiyor.
Restoranlarda, otellerde çalışanlar genel olarak ingilizceyi biliyor. Hatta tapınak çıkışlarında magnet satan çocukların nasıl ingilizce konuştuğunu duysanız şaşarsınız.
Kamboçya ve çocuklar.. Çocuklar Kamboçya’da her yerdeler ve küçücük yaşlarda çalışmaya başlamışlar. O kadar tatlı ve masumlar ki. Okula gitmek yerine küçücük yaşlarda hayata atılmışlar, turistlere hediyelik eşya satıyorlar. Aslında alışveriş yapmayarak okula gitmelerini teşvik etmek gerek ama insan iki arada kalıyor.
Genel olarak Siem Reap bize bir Asya ülkesine göre pahalı geldi. Örnek vermek gerekirse ilk gün eli yüzü düzgün bir restoranda bir makarna, bir börek ve patates kızartmasına 24 dolar verdik. Siem Reap’da yerel yemek olarak balıktan yapılan Amok yemeğini deneyebilirsiniz. Ben Bali’de rahatsızlandıktan sonra kendimi pizza ve hamburgere vermiştim. İki gün de Belmiro’s Pizza and Subs diye bir restorana gittik. Pizzalar enfesti. Sahibi ile de tanışıp sohbet etme şansımız oldu. Portekizli ama Hong Kong’dan Avustralya’ya yaşamadığı yer kalmamış. Giderseniz selamımızı iletin. 🙂
Angkor Wat’ı gezerken çok yorulacağınız için akşamları kendinizi masajla ödüllendirebilirsiniz. Fiyatların 7 dolardan başladığını görünce gözlerinize inanamayacaksınız.
Angkor Wat 24 saat yaşayan bir şehir dersem abartmış olmam. Gündoğumu için gün 04:00 sularında başlayan hayat, tapınak ziyaretleri sonrası Siem Reap’ın Pub street’teki gece hayatında devam ediyor. Ben ilk gün ortamdaki canlılığa, müziğe ve eğlenceye hayret etmiştim. Pub street’e giderken Night Market’a uğramayı unutmayın. Yemekten sonra Banana Leaf diye karaoke yapılan cadde üstünde bir bara uğradık. Ortam inanılmaz eğlenceli, sokaktan gelen geçenler bile izliyor eğlenceyi.
2 Yorum
Tam da Kamboçya seyahati öncesinde inanılmaz faydalı bi yazı oldu bizim için 🙂 ellerinize sağlık ve kocaman sevgiler!
Selam Derya, yaa çok mutlu oldum faydalanmanıza. Kocaman sevgiler bizden de. Keyifli seyahatler. 🙂