Hani bazı ülkeler vardır deli gibi hayalini kurarsınız ve bir gün gideceğiniz o günü beklersiniz. İşte bizim için Küba o ülkelerden birisiydi. Düşünsenize dünyanın kaç ülkesinde zamanda geriye doğru seyahat edebilirsiniz ki? Seyahat etmeyi seven birisi için cennet gibi, müthiş deneyimlerle dolu bir rota. Anlatacak çok şey var, otursak size saatlerce Küba’yı anlatabiliriz. O yüzden seyahati planlama aşamasında işinize yarayacak dopdolu bilgilerle başlamak istedik. Buyrunuz bomba gibi bir Küba Gezi Rehberi sizi bekler.
Küba rota anlamında planlaması çok zor bir ülke değil belki ama ulaşım, internetin olmaması gibi ülkenin kendine has bazı zorluklarından dolayı gitmeden sağlam bir planlama yapmak gerekiyor. Biz seyahatlerimizi adım adım nasıl planladığımız buradaki yazımızda anlatmıştık. Küba için de aynı adımları izlediğimiz için size ihtiyacınız olan her şeyi bir bir anlatacağız.
Eğer planlamaya başlamadan sekiz günlük dopdolu bir Küba seyahati ne kadara mal olmuş öğrenmek isterseniz buradaki yazımızda kalem kalem her harcamanın detayını yazdık tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz.
Küba hakkında genel bilgiler ve Küba’ya dair izlenimler
Küba Gezi Rehberi’nin detaylarına geçmeden istiyoruz ki size Küba ile ilgili izlenimlerimizi, deneyimlerimizi, bizi şaşırtan şeyleri verip hislerimizi de aktaralım çünkü Küba’ya gidince sadece bir ülke görmüş olmuyorsunuz, o ülkenin tarihine dair bir çok şeye de tanıklık ediyorsunuz. Ülkenin kendisi başlı başına bir sosyal deney.
Küba denince insanın aklına sokaklardan dolup taşan müzik,mojito ve bonibon gibi renkli arabalar geliyor. Peki gerçekten Küba’lılar gündelik hayatta bu kadar eğleniyorlar mı? Hayatlarında her daim dans, müzik var mı bilmiyoruz ancak gözlemlediğimiz kadarıyla Old Havana yani turistik bölgelerde bir sokaktan diğerine geçmeden birbirine karışan müzikler, Old Havana’nın dışına çıkınca bir miktar azalıyor ama yine ara ara da olsa evlerden bangır bangır müzik sesini duyuyorsunuz. Müziği genel olarak seviyorlar. Havana’da kaldığımız apartmana ne zaman girsek yüksek ses açılmış dans müzikleri çalıyordu. Apartmanda katlardan birisinde dans okulu olduğundan şüphe edince bir gün dayanamayıp müziğin geldiği yere doğru gittik ki ne görelim bizim dans stüdyosu sandığımız yerde tamamen normal bir aile yaşıyormuş meğerse.
Küba’dan gördüğünüz neredeyse her fotoğrafta eski ve renkli bir Amerikan arabası görürsünüz. Bunun sebebi seneler önce Amerika’nın ambargo koymasından sonra ithalatın bitmesinden kaynaklı. Yani bir anlamda zaman Küba’lılar için 50-60 sene öncesinde durmuş. Hala aynı arabalara biniyorlar ve bu arabalar bir anlamda onlar için ciddi anlamda gelir kaynağı. Gitmeden önce bunun sadece turistlerin bindiği bir araba türü olduğunu düşünmüştüm ancak yanılmışım. Yeni bir araba almak çok daha pahalı olduğu için insanlar bu arabaları gündelik hayatlarında da kullanıyorlar. Örneğin bizi Vinales’de gezdiren ve normal mesleği polislik olan bir adamın arabası tam 71 yaşındaydı. Eski arabalar dışında da Rus ve Çin arabalarını görmek mümkün.
Peki insanlar mutlu mu? Sanıyoruz ki Küba’ya giden, gitmeyen herkesin en merak ettiği konulardan birisi budur. Bir haftalık bir seyahatte bu soruya cevap vermemiz çok zor ancak aynı konuyu biz de çok merak ettiğimiz için bolca gözlemleyip, bulduğumuz her fırsatta evinde kaldığımız kişilerle muhabbet ettik ve sistemi anlamaya çalıştık. Bizim gördüğümüz tablo ne sokaklarda mutlulukla dans eden Küba’lılar ne de sefaletten kırılan insanlardı. Herkes kadar mutlu herkes kadar mutsuzdular. Devlet tarafından eğitim, sağlık, barınma gibi masrafları tamamen karşılandığı için kaygıları az ancak geleceğe dair umutları da çok parlak görünmüyordu.
Küba’da insanlar internet ile iki sene önce tanışmışlar ama hem hız yavaş olduğu hem de pahalı olduğu için Küba’lılar interneti sadece iş için kullanıyorlar. Genellikle evini Airbnb’ye verenler yazışma için kullanıp kapatıyormuş .Yani öyle Instagram’da, Youtube’da takılmak yok. Zaten ülkeden dışarıya çıkamayacakları için de hem alım gücünün yetmeyeceği şeyleri internette görmeleri hem de ziyaret edemeyecekleri ülkeleri tanımaları kendileri için çok da mutluluk verici olmasa gerek.
Biz oradayken Paris’deki Notre Dame kilisesinin yanma haberini TV’de görmüştük. Üniversitede sanat tarihi okuyan ev sahibimizin gözlerindeki üzüntüyü unutamıyorum. Notre Dame’i, Paris’i gördüğümüzü söylediğimizde merakla “Şehirler çok büyük mü, kalabalık mı?” gibi soruları sıralamıştı. Ne acı ki tarihini okuduğu ve gözlerinden merak ettiği her halinden belli olduğu Paris’i ömrü boyunca göremeyecek.
Bizi gittikten sonra şaşırtan bir başka konu da insanların üzerinde gördüğümüz markalı kıyafetler oldu. Salomon marka ayakkabıları, bluetooth kulaklığı ve akıllı cep telefonu ile bizi Vinales’de gezdiren polisi dünyanın başka bir yerinde görsem Küba’lı olduğuna inanmakta güçlük çekebilirdim. Bunun yanında Havana’da ara sokaklarda gezerken çamaşır ipine asılmış bebek bezi de gördüğümüzü belirtmeliyim.
Senelerdir beynimize Küba’da insanların ayda 50-60 dolar kazandığı bilgisi kazınmıştı ve bizim mantığımıza göre böyle bir alım güçleri dolayısıyla da ülkede herhangi bir kapitalist markanın olmaması gerekiyordu. Konuştuğumuz kişilerden öğrendiğimize göre insanların devrimden önce Küba’dan kaçıp Miami’ye yerleşen hatrı sayılır sayıda akrabası varmış. Hatta nüfusun %20’si o zamanlarda Amerika’dan sığınma istemiş. İşte bu kaçan Küba’lılar zaman zaman akrabalarını ziyarete geldiklerinde hediyeler getiriyorlarmış. Bir de ülkeye gelen turistlerden de eşyalarını bırakıp gidenler oluyormuş.
Peki sahiden şu anda Küba’da yaşayan herkes ayda ortalama 50-60 dolar mı kazanıyor? Kesinlikle hayır. Çünkü Küba’da turizm ile uğraşıyorsanız bir doktorun bir ayda kazandığı parayı siz bir günde kazanabilirsiniz. Bizi son gün havalimanına bırakan taksi şoförü yol üstünde Havana Teknik Üniversitesi’nin önünden geçerken hep mekanik okumak istediğini, çok saygın bir meslek olduğunu ancak mekanik okursa para kazanamayacağını, taksicilik yapınca çok daha iyi kazandığından bahsetti. Kafalarımız allak bullak olmuştu. İnsanların kazandıkları paraları Küba’da tam olarak nerede harcadıklarını hala tam olarak anlayabilmiş değiliz.
Sağlık konusunda ise sistem anladığımız kadarıyla fena işlemiyor ancak anladığımız kadarıyla her türlü ilaca erişimleri de yok. Bizim Vinales’de evinde kaldığımız ev sahibinin ayağı bir sağlık probleminden ötürü şişiyormuş ve Küba’da antienflamatuar krem bulamadığından evine gelen turistlerden birisinden şansa böyle bir kremi edinmiş. Küba’da tıbbın ileri olduğunu, hatta bazı türlere ait kanser aşıları geliştirdiklerini bir yerlerde okumuşsunuzdur ancak işte böyle durumlar da yaşanabiliyor demek ki.
Fidel’in ölümünden sonra Amerikan ambargosunun kalkması ve Küba’nın kapitalizme geçme ihtimali herkesi korkutmuş olacak ki ülkeyi ziyaret eden turist sayısı son senelerde ciddi anlamda artış göstermiş. Küba eskiye nazaran değişmiş midir bilemeyiz ancak hala şu an yaşadığımız dünyadan çok farklı bir hayat yaşadıkları kesin.
Küba’ya hangi mevsimde gidilir
Küba tropik iklimin hüküm sürdüğü bir coğrafya, dolayısıyla yılın bazı zamanları yağışlı hatta kasırgalı olabiliyor. Biz nisan ayının ortasında gitmiştik, hava çok güzeldi. Bir miktar daha az sıcak olmasını dileyebilirdik ama yağış kasırga vs hiç bir şey yoktu. Masmavi pırıl pırıl bir gökyüzü vardı. Özetle aralık ayından mayısa kadar olan zaman dilimi Küba’yı ziyaret etmek için çok uygun. Hazirandan sonra eylül ve ekim aylarına kadar aşırı nemli hatta temmuz ağustos ayları kasırga dönemi olarak geçiyor. Gözünüzü korkutmak gibi olmasın ama o tarafların kasırgası biraz ters oluyor, siz yine de çok şey yapmayın. 🙂
Haa bir de 1 Mayıs İşçi bayramını dünya üzerinde kutlayabileceğiniz en güzel yerin muhtemelen Küba olacağını söylemiş miydik?
Küba vizesi
Küba ne yazık ki Türkler’den vize istiyor. Ancak sizi uğraştırmayacak cinsten bir vize başvuru süreci var. Gözünüz korkmasın. Bir günde vizeniz çıkıp size kargolanıyor. Küba Cumhuriyet Büyükelçiliği’nin yetkilendirdiği acentalardan birisine başvuru yaparak vizenizi çıkarabilirsiniz. Biz Bizimada acentasını tercih etmiştik. Vize ücreti 240 TRY ancak kargo ile beraber 260 TRY’ye geliyor.
Pasaportun ilk sayfasının fotoğrafı ve teslimat adresi bilgilerini internet üzerinden gönderip, parayı da ödeyince aynı gün içinde vizeniz kargolanıyor.
Yeşil pasaportlulara güzel haber, Küba için vize almanıza gerek yok. Uyarmakta fayda var: Küba seyahatinin bitiş gününden itibaren altı ay geçerli bir pasaportunuzun olması gerekiyor. Küba vizesi tek girişlik ve 30 gün geçerli bir vize yani arada Meksika’ya geçme planınız varsa iki Küba vizesine ihtiyacınız olacak. Eğer Küba’ya Amerika üzerinden gidecekseniz Türkiye’den alınan vizelerin geçerli olmadığını hatırlatalım. Amerika’dan Küba’ya geçerken Amerika’dan vize almanız gerek. Geri kalan diğer ülkelerden transit geçiş yapacaksanız Türkiye’den alınan vizenizle giriş yapabilirsiniz. Ülkeye girerken vizenin bir kısmını alıp geri kalan belgeyi size veriyorlar. Seyahat sonuna kadar bu belgeyi saklamayı unutmayın, çıkışta isteyecekler.
Küba Rota Planlama
Küba’da rota çizmek ne kadar zamanınız olduğuna bağlı. Eğer 3-4 gününüz varsa önerimiz Havana’da zaman geçirmek, yollarda perişan olmamak olur. Bir haftanız varsa bizim çizdiğimiz rotanın aynısını yapabilirsiniz. Her zamanki gibi ölçtük tarttık biçtik en mantıklı gelecek şekilde bir rota belirledik. Eğer iki haftaya yakın zamanınız varsa bu demek olur ki Havana, Varadero, Trinidad, Vinales rotasının dışındaki Cienfuegos ve devrimin şehri Santa Clara gibi şehirlere gözünüzü dikmişsiniz demektir. Ama minik bir öneri olarak bu kadar zamanınız varsa Küba’dan Meksika’ya geçmeyi de düşünebilirsiniz. Eğer zamanımız olsaydı biz bu şekilde planlamak isterdik.
Biz Küba’da yedi gece kalıp, sekiz tam gün geçirdik. Sırasıyla ilk iki gece Havana’da, birer gece Vinales ve Varadero’da kaldık. Varadero’dan sonra Trinidad’a iki gece ayırdık. Dönüşte de bir gece Havana’da konaklayıp aynı günün akşamında Küba’dan ayrıldık.
Küba’ya ulaşım
Küba seyahatinin en önemli maliyet kalemi uçak bileti. Onu halledince gerisi bir şekilde geliyor. Buradaki Küba seyahat maliyeti yazımızda hem Küba’ya uçak biletlerini alırken araya Miami’yi nasıl sıkıştırdığımızdan, hem de seyahatin toplam maliyetinden bahsetmiştik. O yüzden size bu yazıda Küba içinde ulaşımı nasıl sağlayacağınızı anlatalım. En pratik yöntem kesinlikle Taxi Collectivo denilen aynı yöne giden bir kaç kişiyle birleşip kullandığınız taksiler. Gitmeden önce taxi collectivo’ya oradayken ihtiyacımız olursa nasıl ayarlayacağız diye düşünmüştüm ancak gördüm ki evinde kaldığınız her ev sahibinin taksicilik yapan bir Küba’lı tanıdığı var ve size bu konuda baya yardımcı oluyorlar. Siz nereden nereye gitmek istediğinizi söylüyorsunuz gerisini onlar hallediyor. Onlar için bu iş taksi çağırmak gibi olmuş. Gitmeden de gittikten sonra da ayarlayabilirsiniz. Hatta sokaklarda bile taxi collectivo ister misiniz diye yanınıza gelenler oluyor. Biz tam dört defa Taksi Collectivo kullandık. Hangi şehirden nereye ne kadar fiyatlara gittik gibi bilgiler buradaki yazıda.
Ulaşım için bir diğer yöntem ise otobüs kullanmak. Okuduğumuz kadarıyla taksi collectivo ile arada fiyat farkı anlamında dişe dokunacak bir fark olmadığı gibi otobüslerin belirlenen saatlerde kalkmaması gibi problemler yaşanabiliyormuş. İlle de otobüs diyecek olursanız ise üç tane operatör var: Transtur, Viazul ve Transgaviota. Hem saatlerini hem de fiyatlarını sitelerinden kontrol edebilirsiniz.
Bizim gezdiğimiz şehirler arasında en büyük olan Havana idi. Havana’yı yürüyerek gezebilirsiniz ancak yorulunca alternatif olarak taksi, coco taxi seçenekleri de mevcut. Diğer şehirler zaten çok büyük olmadığı için ulaşım aracına ihtiyaç duymuyorsunuz.
Küba’daki Jose Marti havalimanı ile ilgili mini bir uyarı yapalım. Pasaport işlemlerinden sonra bavulunuzun gelmesi biraz uzun sürüyor. Küba’da işler çok hızlı değil beklemeye alışacağınız bir tatil olduğunu havalimanında anlamaya başlıyorsunuz.
Küba’da internet var mı
Öncelikle en kafa karıştıran konuyu baştan anlatalım çünkü bundan sonra anlatacaklarımızda bu konuya referans vermek isteriz. Sonra yok efendim bilmiyordum, okumadım olmasın. Küba’daki bu internet konusu sizi önce biraz zorlayacak ama duruma alışınca da size acayip tatlı gelecek bir konu. Nasıl mı?
Biz 2019 senesinde Küba’ya gittiğimizde internete erişmenin tek yolu Etecsa denilen yerel internet sağlayıcısından saatlik kart satın alıp; Küba’da belirli kamusal alanlara gidip wifi’dan internete bağlanmak şeklindeydi. Biz Küba’ya indiğimiz gibi Etecsa kartlarını satın almadan havalimanından ayrıldık. Büyük yanlış siz yapmayın. Çünkü muhtemelen havalimanında çok az sıra bekleyecekken Havana’daki Etecsa’nın önünde çılgın kuyruklar bizi bekliyordu. İlk gün baktık ki insanlar güneşin altında Etecsa kuyruğunda beklemekten perişan olmuşlar. Vazgeçip ilk günü internetsiz geçirip sonraki gün Etecsa’nın açılış saatinden bile önce sabah 08:00 gibi soluğu internet kuyruğunda aldık. Bu arada Etecsa 08:30 ile 17:00 arası çalışıyor. Sabah erkenden orada olmamıza ve önümüzde bekleyen üç beş kişi olmasına rağmen kartları almamız bir saati geçti.
Yani demem o ki gündüz vakti o sırayı bekleseydik kartları almamız abartısız 3-4 saati bulurdu. Gündüzki kuyruğun uzunluğunu görmek isteyenleri Instagram hesabımızda profildeki sabitlenmiş Küba hikayelerine alalım. Instagram’da bizi takip etmek için buraya tıklayabilirsiniz. İnsan kuyrukta beklerken parayı verip kart satın almanın neyi bu kadar uzun sürüyor diye düşünüyor ancak görevliler teker teker pasaportlarınızı kontrol ediyor, sisteme işliyor derken baya zaman geçiyor.
Etecsa’dan alacağınız kartlar bir saat geçerli internet erişimi veriyor. Bağlandıktan sonra çıkınca dakika işlemiyor. Yani kartınızı kullandıktan sonra 60 dakikayı doldurmadıysanız geriye kalan dakikalarınızı başka zaman kullanabilirsiniz. Ancak bir kere sıraya girdikten sonra topluca kart alıp bir daha sırayla uğraşmayayım diyemiyorsunuz, pasaport başına günlük 3 tane kart limiti, yani 3 saatlik kullanım limiti var. Pasaportlarını göstermeden kartları alamayacağınızı söylememize gerek yok sanırım. Bir saatlik kartın ücreti 1 CUC. CUC Convertible peso demek yani turistler için çevrilebilen para birimi. Para birimi konusuna ayrıca değineceğiz ancak şimdiden söyleyelim 1 CUC=1 USD.
Peki kartları almayı başardınız, internete nerede ve nasıl bağlanacaksınız? Etecsa’nın olduğu şubelerde bağlanabileceğiniz gibi kamuya açık alanlarda, parklarda da bağlanabiliyorsunuz. Zaten ne zamanki telefonuna bakan insanların olduğu bir alana geldiniz anlayın ki orası bir wifi noktası. Eğer Etecsa kuyruğunda beklemek yerine internete bir miktar daha fazla para ödemeyi göze aldıysanız bu işin de bir karaborsası olduğunu belirtmek isteriz. Hem Etecsa kuyruğunda hem de internet olan alanlarda yanınıza kart satmak için gelen Küba’lılardan da satın alabilirsiniz. Bir diğer opsiyon da otellerden satın almak ancak 1 saatlik karta 5 CUC vermek istemiyorsanız sizi usulca Etecsa kuyruğuna doğru alalım. Bu arada duyduğumuza göre Küba’da fahiş fiyatlara da olsa sim card ile internete girebilme opsiyonu gelmiş. Hat açtırmak için 30 dolar, paket için 20 dolar civarlarında bir ödeme yapınca simcard açılıyormuş. Yalnız bizim gittiğimiz dönemde böyle bir şey yoktu. Varsa da biz duymamıştık o yüzden daha iyi bilenler varsa yorum yazarlarsa biz de öğrenmiş oluruz.
Peki bağlantı nasıl sağlanıyor? Kartınızdaki numaraları kazıyıp, wifi adını seçip numaraları ekrana girince internet erişiminiz geliyor. Tabi bir modeme bağlanmış onlarca kişi olunca haliyle internetin hızı çok yavaş oluyor. Text göndermede sıkıntı olmuyor ancak video vs atmak, video izlemek çok da kolay değil. Biz orada harcayacağımız zamana acıyıp, bir süre sonra internetsiz yaşama çok da güzel adapte olduk. Hatta aldığımız internet kartlarınının bir kısmını da dönerken havalimanında uçağı beklerken kullandık.
Tabi insan internete bazen de bir restorana rezervasyon yaptırmak ne bileyim bir yerin açılış kapanış saatini kontrol etmek, bir restoranın menüsüne bile bakmak için ihtiyaç duyabiliyor. İşte böyle anları azami ölçüde yaşamak için bunların hepsini gelmeden ayarlamak en mantıklısı. Açılış kapanış saatleri, acil numaralar, hatta denemek istediğiniz restoranlar varsa onları bile gitmeden araştırmalısınız. Bu okuyunca çok korkutucu gibi görünüyor olabilir ama inanın seyahatten alacağınız tat ve performans maksimum düzeyde oluyor çünkü Küba’da insan %99 hep “anda kalıyor”.
Küba’da para birimi
Yine kafaların çok karıştığı bir konuya açıklık getirmek boynumuzun borcudur. Küba’da iki tane para birimi var. CUC (Cuban Convertible Peso) ve CUP. Turistlerin yani sizin kullanacağınız para CUC, yerel halkın kullandığı para CUP. 1 CUC= 1 USD. Yani Küba’da yapacağınız tüm harcamaları dolar harcarmış gibi yapacaksınız. Aslında sizin CUP para birimi ile neredeyse hiç işiniz olmayacak. Biraz daha finansal bilgiye girecek olursak 1 CUC=24 CUP. Peki turistler sadece CUC mu kullanabiliyor, CUP alamıyor mu? Pekala da alabiliyor. Hatta biz döviz bürosunda CUC’umuzu bozup CUP’a dönüştürmek için sıraya girmişken sıradakilerden birisi bize yardımcı oldu ve CUP’larımızı aldık. Neden CUP almak istedik başka bir yazının konusu ancak özetle Fidel’in zamanında kurmuş olduğu dondurmacıda CUP ile daha ucuza dondurma yiyebilecektik de ondan. Bu konuya sonra geleceğiz.
Küba’da kredi kartı kullanmak aklınızdan geçmiş olabilir, şimdi yavaşça bu düşünceyi bir kenara bırakın. Havalimanında ATM gibi bir makineden polis kontrolünde paranızı bozdurabilirsiniz. Küba’da olanaklar adım başı karşınıza çıkmıyor ,su alacak marketi bile bulmak bazen bir mesele. O yüzden siz iyisi mi döviz bürosu bulmuşken o işi aradan çıkarın.
Malum Amerika ile geçmiş münasebetleri çok da iyi olmayan bir ülkedesiniz o yüzden yanınızda bozdurmak için USD yerine EUR bulundurun ki paranızı çevirirken size daha iyi bir oran versinler.
Dönerken de son gün bizi havalimanına götürecek taksi dışındaki paramızı Havana’da dönüştürmüştük çünkü araştırmamız sonucunda havalimanında gidişte döviz bürosu olmadığı yazıyordu. Riske atmamak için şehirden ayrılmadan bu işi halletmekte fayda var.
Küba’da konaklama
Küba’da lokallerin evlerini yani Casa Particular’larını Airbnb üzerinden rezerve edip konaklayabiliyorsunuz. Bundan bir kaç sene önce Küba’da konaklama ayarlama işi zormuş ancak bir kaç sene önce Airbnb’nin Küba’da kullanılmasına izin verilmesiyle olaylar hem turistler hem de Küba’lılar açısından değişmiş. Biz seyahate çıkmadan genelde hem booking’den hem de airbnb üzerinden konaklama alternatiflerini kontrol edip hangi opsiyon daha uygunsa onu tercih ediyoruz ancak Küba’da oteller ciddi anlamda pahalı olduğu için Airbnb seçeneği candır.
Gitmeden Airbnb üzerinden rezervasyon yaptırdığınızda evin koordinatları, havalimanı transferi isteyip istemediğiniz, taxi collectivo isteyip istemediğinizi de sorabiliyorlar. Küba’lılar bu anlamda turizm konusunda kendilerini baya geliştirmişler.
Herhangi bir yerde Airbnb deneyimi yaşadıysanız size neredeyse aynı deneyimi yaşayacağınızı söyleyebiliriz. Hatta bu casa particular’larda bir de istemeniz durumunda kahvaltı opsiyonu oluyor. Kişi başı 5 CUC’a gayet doyurucu, omletli, meyveli, çaylı bir kahvaltı servis ediyorlar. Neredeyse tüm Küba’da servis edilen kahvaltılar fiks, hep aynı şeyler geliyor.
Küba’da toplamda 7 gece Casa Particular’larda kalmışız. Buraya evlerin Airbnb linklerini de bırakıyorum. Puanları okuyup size uyup uymadığını kontrol edebilirsiniz. Eğer daha önce Airbnb kullanmadıysanız ilk rezervasyonunuzu buradaki adresten yaparsanız hem siz indirim kazanıyorsunuz hem de biz bir sonraki seyahatimizde indirim kazanabiliyoruz. Yani win win!
Havana’da ilk iki gece konakladığımız ev: Evin yeri çok merkezi ve ev sahipleri çok şekerdi. Tüm daire bize aitti.
https://www.airbnb.com.tr/rooms/10506791
Vinales: Burayı şiddetle öneriyorum. Deborah bir ev sahibinden bekleyeceğiniz her şeyi fazlasıyla karşılıyor. Ortam, oda tertemiz ve kahvaltısı geri kalan evlere göre çok çok başarılıydı. Ev sahibi bir anne şefkatiyle sizi rahat ettirmek için elinden geleni yapıyor. Bizim zamanımız kısıtlı olduğu için bize tur bile çizmişti. Daha ne olsun?
https://www.airbnb.com.tr/rooms/16413817
Varadero: Varadero’da kalacağınız yerin denize yakın olması büyük avantaj olur çünkü yürümek, taksi ayarlamak, toplu taşıma kullanmak zorunda kalmadan özgür olursunuz. Biz kaldığımız evden memnun kaldık, öneririz.
https://www.airbnb.com.tr/rooms/23861016
Trinidad: Buranın fotoğraflarını görünce vurulmuştum çünkü tam anlamıyla Küba ruhunu hissettirmişti bana. Trinidad’da evlerle kıyaslayınca villa standardında bir ev olduğunu gördük. Ev sahipleri çok kibar ve ilgililer. Evin bir kaç katı var ve odaları apart otel mantığında kiralıyorlar. Kesinlikle öneririz.
https://www.airbnb.com.tr/rooms/12771475
Havana’da son kaldığım yerden hiç memnun kalmadığım için orayı buraya eklemeyeceğim.
Bize Küba’ya gitmeden airbnb’lerde tuvalet kağıdı bulamayabileceğimiz söylenmişti. Biz yanımıza ne olur ne olmaz diyerek bir kaç tane alarak gittik. Hepsinde vardı ama siz yine de tedbiri elden bırakmayın.
Küba pahalı mı?
Yeme içme fiyatlarını herhangi bir Avrupa ülkesindeki kadar düşünebilirsiniz. En büyük masraf kalemi geliş gidiş uçak biletleri oluyor ama yine de toplam bakınca ucuz bir ülke olmadığı aşikar. Biz 8 günlük bir Küba seyahati için ne kadar mı harcadık? Sizi buradaki yazıya alalım.
Küba güvenli mi
Bir haftada gördüğümüz kadarıyla bizce güvenli bir ülke. Biz Küba’da gezdiğimiz bir hafta boyunca Trinidad, Varadero, Vinales gibi şehirlerde de bulunduk, Havana’da şehir merkezindeki turistik bölgelerde de gezdik, Havana’da turistik olmayan, lokallerin yaşadığı ara sokaklarda da bolca gezdik. Hatta fotoğraf makinelerimiz, telefonlarımız her daim elimizdeydi ve kendimizi hiç bir an güvensiz hissetmedik. Muhtemelen gezdiğimiz köhne sokaklar Güney Amerika’da başka bir ülkede olsaydı bu kadar rahat elimizi kolumuzu sallaya sallaya gezemezdik.
Herhangi bir ülkede başınıza gelebilecek size tur satmaya çalışan kişiler burada da var. Bu kişiler size o günün Küba’da çok önemli bir eğlenceye ev sahipliği yaptığını anlatacak, hatta size Buena Vista Social Club’ın çıktığı bara götürmek isteyecek vs. Tabi ki bunların çoğu sizi götürecekleri mekandan alacakları komisyonun peşindeler. Eğer kibarca ilgilenmediğinizi anlatırsanız konuyu uzatmadan gülerek ve size iyi günler dileyerek uzaklaşacaklar.
Biz Havana’da gezerken bir adam bize yanaşıp kendini havalimanındaki polis olarak tanıttı. Güya bizi orda gördüğünü ve hatırladığını söyleyip dostane muhabbete başladı. Akabinde de akşamki falanca konserin çok eğlenceli olacağını, katılmak istersek beraber gidebileceğimizi söyledi. Tabi ki kibarca teşekkür edip yolumuza devam ettik. Anlayacağınız adam ne polisti ne de bizi havalimanında görmüştü.
Küba’da alışveriş, Küba’dan ne alınır
Puro denince akla ilk gelen ülke Küba. Neden bu kadar popüler derseniz bir zamanlar denizin altında olduğundan mineral bakımından zenginleşmiş toprağı, havası, suyu imiş. Puronun en güzel yetiştiği vadilerinden birisi de Vinales şehrinin de olduğu Pınar del Rio bölgesi. Küba’ya kadar gelmişken puronun yetiştirilme sürecini görmek, vadilerinde dolaşmak isterseniz Vinales’i listenize almalısınız. Ve tabi ki Küba’dan ayrılırken hediyelik olarak da puro almak şart. En popüler markalar Cohiba, Romeo i Juliet ancak tamamen doğal olarak sarılıp bal ile yapıştırılan purolardan almak isterseniz yolunuzu Vinales’e düşürmelisiniz.
Puronun dışında Küba romun da başkenti sayılır. Ülkede çeşmeden akan suyla yarışacak şekilde rom akıyor desek yeridir. Romda tüm seyahatimiz boyunca tek bir marka gördük. O da Havana Club idi. Ülkenin milli içkisi. Bacardi’nin ise esamesi okunmuyor. Eğer hediyelik almak isterseniz ayrılmadan bavula bir kaç tane rom atabilirsiniz.
Bayanlar arasında hayli popüler ve kız arkadaşlarınızın almadan dönerseniz topuklarınıza sıkacağı şey ise tabi ki Alicia krem. Türkiye’de kızlar bir Alicia kremdir tutturmuş gidiyor. Küba’da aslında oldukça uygun fiyata bulunan ancak Türkiye’de fahiş fiyatlara satılan bu kremi bulmak bir mesele. Dediğimiz gibi Küba olanakların ayaklarınızın altına serildiği bir ülke değil. Öyle adım başı market, eczane vs yok. Eğer siz de bu mucize krem olarak gösterilen Alicia kremden almak isterseniz Sevilla otelin alt katındaki pasajdaki kozmetikçiye bakabilirsiniz. Çalışan kadın Türk olduğumuzu öğrenince bize bu kremin neden Türkler arasında çok popüler olduğunu sordu. Hatta söylediğine göre Türk bayanlar poşetlere doldurup doldurup gidiyorlarmış.
Alicia kremin meşhur olanı plesantalı olan versiyonu. Biz gittiğimizde propolisli olan kalmıştı ve onu aldık ama çok da fark olduğunu sanmıyorum. Açıkcası fikrimi sorarsanız hiç bir özelliği olmayan bir krem. Neden bu kadar popüler bilenler varsa yorumlara bekleriz.
Küba’dan bir diğer alabileceğiniz şey Havana’daki Almacenes San Jose sanat galerisinden yağlıboya tablo, bilimum hediyelik eşya, el işi eserler olabilir. Biz gitmeden evimizdeki boş duvarlara burdan bir tablo konusunda baya istekliydik ancak fiyatlar yüksek gelip, taşıma da gözümüzde büyünce bir şey almadan döndük.
Son olarak da Küba’dan hediyelerle dönmekten daha güzel olan bir şey varsa o da Küba’ya hediyelerle gitmek. Yanınıza çocukları sevindirecek boya kalemi, ev sahipleri için krem, kokulu sabun gibi şeyler götürürseniz gözlerindeki mutluluğu görebilirsiniz.
Küba tarihi hakkında
Size Küba tarihi hakkında burada bilgi vermek yerine çok güzel bir belgesel önereceğiz. Biz gitmeden ağzımızın suya aka aka, notlar ala ala bu belgeseli izledik. Netflix’de “Küba’nın Özgürlük Hikayesi” olarak aratıp bulabilirsiniz, 8 bölümden oluşuyor.
Küba’yı Küba yapan geçmişi, tarihi. O yüzden azami de olsa tarihi hakkında bilgi sahibi olarak gezmek inanın çok daha etkileyici oluyor.
Küba yeme içme
Küba’ya gidenlerde genel algı şu şekilde: Küba yokluklar ülkesi, aç kalır mıyız, damak tadımıza uygun restoran bulabilir miyiz… Eğer yemek konusunda aşırı hassas birisi değilseniz Küba’da yemek konusunda sıkıntı çekmezsiniz, aç kalmazsınız. Yeme içme alternatiflerine ayrı bir yazıda değineceğiz ancak özetle Küba mutfağı Türk damak tadına uzak değil. Örneğin en ünlü yemekleri Ropa Vieja, tiftiklenmiş et ve yanına pilavdan oluşan bir yemek. Tatları da gayet güzel. Yeterli sayıda Avrupa standardında restoran bulabiliyorsunuz. Tabi özellikle popüler olanlarına rezervasyon şart. Yok dünya mutfağı yemek istiyorum derseniz de size sonraki yazılarda çok güzel bir pizzacı önereceğim.
Yeme kısmı tamamsa içme kısmına geçelim. İşte burada şenlik başlıyor. Çünkü Küba aynı zamanda romun başkenti ve Küba’da sudan daha kolay ulaşabileceğiniz bir şey varsa o da rom. Gerçekten abartmıyorum. Adım başı mojito satan barlar ve bu barlardan dolan taşan canlı müzikler ve danslar eşliğinde geziyorsunuz.
Gezerken kulağınız gözünüz marketimsi yerlerde olsun çünkü sıcakta insan susuyor ve adım başı su bulmak da öyle kolay değil. Bir kere büyükçe bir market görünce çölde vaha bulmuşum gibi markete daldım. İçeri adımımı atmamla 15 saniyede lokallerin bizi şikayet etmesi ve dışarı çıkarılmamız bir oldu. Sabah kahvaltısı, akşam yemekleri konusunda problem yok ancak canınız abur cubur çekecekse yanınızda mutlaka çikolatanızı, bademinizi, fıstığınızı alın gidin, oralarda bulamazsınız.
Küba’ya balayı için gidilir mi?
Küba deneyim anlamında harika bir ülke ancak bizce daha güzel balayı destinasyonları varken Küba’yı balayı için tercih etmek istemeyebilirsiniz.
Küba’ya deniz tatili için gidilir mi?
Bu kısmı Varadero Gezi Rehberi kısmına saklamak istesem de Küba’ya tropik deniz kum güneş tatili için gidilmez. Hatta gitmişken en az günü denize harcayacak şekilde bir rota çizmek ideal olan.
Sonraki Küba yazılarında görüşmek dileğiyle