Seneler önce Avusturya Macaristan seyahati planladığımızda Prag’ı bir türlü o araya sıkıştırmak istememiştim. Hakkını verememekten korkup Prag’a daha geniş özel bir zaman ayırmak içimden gelmişti. Çok haklıymışım. Geç oldu ama harika oldu. Orta Avrupa’nın en bozulmamış, en güzel şehirlerinden birisi Prag. Bizim gözümüzden Prag’ı keşfetmek isterseniz bolca yürümeli, keşfetmeli bir tur için buyrunuz Prag Gezi Rehberi sizi bekler. Fotoğraf ve profile sabitlenmiş hikayeler içinse buraya tıklayarak bizi Instagram’da takip edebilirsiniz. Bir de Youtube kanalımız var, oralara da bekleriz. Buraya tıklayarak abone olabilirsiniz.
Prag’a ne zaman gidilir
Cevap net! Yılın her mevsimi gidilir. Bir kaç ayı hariç bırakmak gerekirse ocak ve şubat aylarını pas geçebilirsiniz çünkü noel pazarlarını görmeyecekseniz poponuz donmasına ne gerek var? Haksız mıyız? Biz aralık ayında biraz üşüdük yalan yok; ama içlik+polar+rüzgar geçirmez mont üçlüsü ile sırtımız yere gelmedi. Ey Prag sen mi büyüksün biz mi?
Geri kalan aylardan bahar ayları ve hatta kalabalığı saymazsak yaz ayları Prag ziyareti için nefis olacaktır. Türkiye’den Prag-Budapeşte-Viyana turları çok meşhur olduğu için hatrı sayılır bir Türk nüfusu ile karşılaşmanız çok olası. Sonra uyarmadı demeyin.
Prag kaç günde gezilir
Gezme performansınıza göre 2-3 gün yeterli olacaktır. Biz bir Cuma akşamı Prag’a vardık ve Pazartesi 15:00 civarlarında Prag’dan ayrıldık. Dolu dolu 2,5 gün gezdik ve gitmek istediğimiz her yere zamanımız yetti. Eğer bir günümüz daha olsaydı Prag’dan 1,5 saatlik mesafedeki Karlovy Vary’e gitmek isterdik. Belki ilerde gideriz, kim bilir..
Prag’da gezmenin en güzel yanı da araba kiralamaya gerek olmadan, yürüyerek her bir sokağını arşınlayabilmeniz. Bir diğer güzel yanı ise tabi ki fiyatların bir çok Avrupa ülkesine göre hala çok uygun olması. Toplam seyahatimiz ne kadara mal olduğu bilgisini verince siz de kendinizi Prag’a bilet bakarken bulabilirsiniz baştan uyaralım.
Prag’a ulaşım
Biz Prag’a gitmek için THY’nin uçuşunu tercih ettik ancak zaman zaman Pegasus’un da güzel kampanyaları oluyor. THY’nin hem saatleri güzel hem de fiyatı uygundu. İstanbul’dan 2,5 saatlik uçuşla Prag’a ulaşabiliyorsunuz. Vaclev Havel havalimanı PRG koduyla geçiyor, o şekilde aratabilirsiniz.
Havalimanına indikten sonra şehre ulaşmak hem ucuz hem de kolay. Seviyoruz böyle havalimanlarını. Havalimanının D kapısından çıkınca hemen karşıdaki şehir merkezine giden otobüslere binmek üzere oradaki otomatlardan bilet aldık. Kişi başı 32 korunaya 90 dakikalık geçerli biletle 119 nolu otobüsle merkeze ulaştık. Korunayı TL’ye dönmek için 2019 kasım kuruna göre kabaca 4’e bölmelisiniz. Yani 32 koruna 8 TL’ye denk geliyor.
Bir noktada otobüsten inip hemen metroya aktarma yapıyorsunuz. İneceğiniz durak Nadrazi Veleslavin. Zaten otobüste herkes aynı şekilde inip metroya biniyor. Metroda ise kalacağınız yere yakın olan metro hattına binmelisiniz. Örneğin biz Mustek’e doğru gideceğimiz için A line’ını kullandık.
Prag’da para bozdurmak
Söz konusu Prag olunca parayı nerede bozduracağınız konusu çok önemli. Sene olmuş 2020, hala Avrupa’nın göbeğinde turistleri para bozdururken kazıklamaya çalışan insanlar var. 1 EUR’yu 24-25 Koruna’ya dönüştürüyorsanız mantıklı bir fiyat almışsınız demektir. Biz sizin için para bozdurduğumuz lokasyonu buraya bırakıyoruz. Bozdurmadan önce telefonunuzdaki hesap makinesinde tutarı hesaplayıp karşı tarafa gösterip alacağınız para üzerinde öncesinde teyitleşmekte fayda var. Havalimanında para bozdurmak genel olarak dezavantajlı olduğu için bizi şehre ulaştıracak biletleri kredi kartımızla alıp para bozdurma olayını şehre saklıyoruz.
Prag’da konaklama
Prag’da konaklama alternatifleri ve fiyatları insanın yüzünü güldüren cinsten. Biz Airbnb’de konakladık. Kaldığımız yer U Fleku diye bir birahanenin sokağındaydı. İlk gün önündeki kuyruğu görüp merak edince aynı gün hayatımızdaki en güzel birayı burada içmiş olduk. Bu konuya yeme içme önerilerinde geleceğiz. Ne diyorduk? Prag’da konaklama. Şöyle ki Prag’da gezilecek yerler genel olarak merkezi Old Town olan bir daire şeklinde o yüzden Old Town bölgesi civarı ya da yakınlarında konaklarsanız yürüyerek gezilecek yerlere ulaşabilirsiniz. Öneri olarak nehrin diğer yakasına geçmezseniz yani astronomik saatin olduğu tarafta kalırsanız akşamları hareketli bölgelere daha yakın kalmış olursunuz.
Prag Gezilecek Yerler
Old Town Square
Prag’ın eski şehir merkezinde göreceğiniz en önemli yapı astronomik saat olacak. Magnetlerde bile göreceğiniz bu ikonik saat kulesi oldukça hareketli ve güzel bir meydanda yer alıyor. Saat 1400’lü senelerden beri çalışıyor. Üzerinde Osmanlı ile ilgili anıt heykeller bulunması bizi şaşırtan bir detay olmuştu. Saatin önü her daim kalabalık. Özellikle de saat başlarında astronomik saatin içinden bir iki heykel çıkıp çan çaldığı zamanlarda daha da kalabalıklaşıyor. Prag’da cep hırsızlarına özellikle bu noktada dikkat etmekte fayda var. Saatin olduğu yerden daha ileriye doğru giderseniz sizi büyükçe bir meydan karşılıyor. Noel zamanı kocaman da bir çam ağacı kurup güzelce süslüyorlar. Hatta bu meydana komple noel pazarları kuruluyor. Onlarca stand, yeme içme ve hediyelik satın alınabilecek güzel dükkanlar var. Akşamları hareketli olması sebebiyle zaman geçirilecek güzel noktalardan bir tanesi.
Meydanda bunun dışında Saint Nicholas kilisesi, Church of our Lady before Tyn kilisesi gibi gezebileceğiniz bir kaç kilise var. Astronomik saatin yanından tepesine çıkılan kule ise bizce çok elzem değil. Daha güzel manzaraları ücretsiz ya da daha uyguna izleyebileceğiniz noktaları yazının devamında söyleyeceğiz.
Meydanda Astronomik saate gelmeden bir Starbucks var. Kafenin içinde duvarda kocaman bir dünya haritası ve üzerinde ilk kahve dükkanının Türkler tarafından 1475 senesinde açıldığı yazıyor. Bir de hangi ülkeden geldiyseniz oraya pin atabileceğiniz çok tatlı bir dünya haritası vardı. Biz hayalimizde olan ülkeleri pinlemiştik.Bakalım kaçına önümüzdeki senelerde gidebileceğiz.
Charles Köprüsü
Prag’ın görsel anlamda kalbi tam olarak bu köprü ve köprüyü gören diğer yerler. Charles köprüsünün 1300-1400’lü senelerde yapıldığını düşününce kendimizi Ortaçağ’a ışınlanmış gibi hissettik. Üzerine kurulduğu nehrin ismi Vltava ve şehrin iki yakasını birbirine bağlayan köprülerden bir tanesi konumunda. Köprüde sağlı sollu toplamda 30 adet replika heykel görüyorsunuz. Hatta heykellerden bir tanesi Osmanlı’yı anlatmak için yapılmış. Biraz dikkatlice bakarsanız vahşet ve barbarlık hislerini uyandıran bir heykel olduğunu anlıyorsunuz.
Charles köprüsünü boş yakalamak neredeyse imkansız. İkinci gün oldukça erken bir saatte gittiğimizde bile bizim gibi köprüye fotoğraf çekmeye gelmiş insanlar vardı. Bu arada Charles Köprüsü bir miktar rüzgarlı oluyor. Biz Prag’da en çok burada üşümüştük, hatta bir ara parmaklarım eldivende olmasına rağmen hareket kabiliyetini bir süreliğine yitirmişti. Hem köprünün üzerinden hem de köprüyü gören noktalardan fotoğraf çekmeden dönmeyin. Ve tabi ki köprünün ayağındaki kulenin tepesini de atlamıyoruz. Kişi başı 100 koruna gibi bir ücreti var. Sıra da beklemiyorsunuz. Aşağıdaki insan kalabalığını yukardan izlemek, Charles köprüsünü tepeden görmek çok keyifli. 360 derece Charles köprüsünü gördüğümüze göre yola devam edebiliriz.
Kafka Müzesi
Franz Kafka Prag doğumlu olduğu için şehirde Kafka müzesi, Kafka’nın heykeli, evi derken bir miktar kendinizi Kafka’nın hayaletinin peşinde koşuyormuş gibi hissedebilirsiniz. Kafka müzesinde ise Kafka’nın el yazısıyla yazılmış günlükleri, mektupları ve hatıraları ile doluymuş. İçeri girmek kişi başı 260 koruna. İçeri girmeseniz bile bahçesindeki ünlü sanatçı David Cerny’nin işeyen adamlar heykelini mutlaka görmelisiniz. Adamların karşılıklı işeyerek doldurdukları havuz Prag haritası şeklinde. Bu arada Prag’da gezerken arada başınızı kaldırıp yukarılara bakarsanız Man hanging out heykeli gibi daha başka David Cerny eserlerini de görebilirsiniz. Prag’da sanat sokaklarda. Man hanging out heykelinin lokasyonu için buraya tıklayabilirsiniz. David Cerny bu eserinde Sigmund Freud’dan ilham almış.
Kafka müzesine gelmek için bir diğer sebep ise Prag’ın simgesi haline gelen kuğular, nehir ve Charles köprüsünü aynı karede yakalayacağınız noktaya bu müzenin çok yakın olması. Tam lokasyon için buraya tıklayabilirsiniz. Ancak yolu tarif etmek gerekirse Kafka müzesinden biraz ilerleyince nehir kenarında etrafınızda korkusuzca dolaşan bir sürü kuğu göreceksiniz. Hatta bu noktada bir kaç sokak sanatçısı bile olabiliyor.
Prag’ın en dar sokağı
Kafka müzesi ve Charles köprüsünü kuğularla gördüğünüz nehir kenarından sonra Lennon duvarına doğru devam ederken solda Prag’ın en dar sokağını göreceksiniz. Burası oldukça turistik bir yer olmuş. Tek kişinin geçebileceği genişlikte, girişinde ve çıkışında yeşil/kırmızı ışık olan daracık bir sokak. Minik bir avluya açılıyor. Sıranızı bekleyip hızlıca girip çıkabilirsiniz. Biz giderken önünden geçmemize rağmen yerini kaçırmışız. Dönüş yolunda bir miktar arayıp bulmuştuk. Lokasyonu buraya bırakıyorum.
Lennon Wall
Prag’ın en dar sokağıydı, duvarıydı gezdiriyorsun yok mu şöyle kilisesi, kalesi Avrupa’dayız diye düşünüyorsanız haklısınız. Sıra onlara da gelecek ama duvar da olsa inanın en turistik noktalardan bir tanesi Lennon Duvarı. Ne göreceğiz derseniz grafitilerle boyanmış bir duvar ve önünde fotoğraf çekmeye çalışan bolca turist göreceksiniz. Burası John Lennon öldükten sonra onun resminin duvara çizilmesi ve sonradan onu anmak için toplanılan bir yer olması dolayısıyla ikonikleşmiş bir nokta. Komünist rejim sırasında duvar kaldırılmak istenmiş ancak Lenonizm akımıyla zamanının aktivistleri karşı çıkıp duvarın bugüne ulaşmasını sağlamış. Şimdilerde sürekli değişen grafitilerle yaşayan bir duvar olmuş. Hatta duvarın önünde sprey boyalarla siz de yaratıcılığınızı konuşturabilirsiniz.
Prag Kalesi
Prag Kalesi’ni bir kaç şey göreceğiniz bir kompleks olarak düşünebilirsiniz. Yukarda bir kilise, meydan ve golden lane gibi Kafka’nın yaşadığı evi görebileceğiniz bazı kesimleri ücretli noktalar bulunuyor. Lennon duvarını gördükten sonra kendinizi bir miktar yukarı doğru vurursanız kalenin olduğu bölgeye ulaşıyorsunuz. Zorlayıcı bir tırmanış değil, sadece biraz merdiven çıkıyorsunuz.
Kalenin olduğu bölgede önce xray’den geçip sonra St Vitus kilisesinin olduğu yere geçiş yapıyorsunuz. St Vitus kilisesinin içi oldukça etkileyici. Kilisenin ücretsiz gezebileceğiniz bir bölümü olduğu gibi ücretli girilen yerleri de var. Bizce ücret ödemeye hiç gerek yok, zaten içini, bahçe kısmını görebiliyorsunuz. Bu noktada Kafka’nın yaşadığı esasen kızkardeşine ait olan 22 numaralı evi görmek için ücret ödemeniz gerekiyor. Biz yine ücretsiz aktivitelere yönelip şöyle bir gezindikten sonra kaleden aşağı iniş yoluna geçtik.
Letna Park
Hazır Prag’da Anadolu yakasına geçmişken 🙂 bu taraftaki her yeri görelim diyorsanız Letna Park’daki şehri tepeden gören harika manzarayı izleyebilirsiniz. Letna Park’a da bir miktar yokuş yukarı yürüdüğümüz için biz Prag kalesi’ne ve Letna park’a farklı günlerde gitmeyi tercih ettik.
Letna Park’a giderken de Old Town yani eski şehir merkezinden yürüyerek Parizska caddesine ulaşıp, caddenin bitimindeki Cechuv köprüsünden karşıya geçip Letna parka doğru yürüdük. Parizska caddesi pahalı mağazaların ve güzel binaların olduğu tatlı bir cadde. Letna park’a giderken mutlaka bu taraflara yolunuzu düşürün. Hatta ilginizi çekiyorsa Josefov bölgesine gelmişken tarihi yahudi sinagogunu da ziyaret edebilirsiniz. Biz giriş ücretli olduğu için içine girmedik. Sinagogun ismini Old Jewish Cemetery olarak aratabilirsiniz.
Letna Park’a sahilden on dakikada ulaşabilirsiniz.Tepede dinlenmek biraz daha fazla zaman geçirmek isterseniz kafe, restoran tarzı alternatifler de var. Tepeden manzarayı izlemek oldukça keyifliydi, görmenizi önerdiğimiz bir nokta Letna park.
Manifesto Winter Market
Biz Prag’a noel zamanı gittiğimiz için o dönemde şehirdeki merkezin dışında ama yürüyerek de gidilebilecek uzaklıkta çok güzel bir kış pazarı keşfetmiştik. Burası alternatif noel pazarı arayanlar için çok güzel bir alternatif. Bu noel pazarına iglo evler kurmuşlar görsel olarak da çok tatlı görünüyor. Bir şeyler yiyip içebileceğiniz alternatifler diğer noel pazarlara kıyasla çok daha zengin. Göz atmak isterseniz linkini buraya bıraktık.
House of Black Madonna/Casa de la Madona Negra
Burası sadece fotoğrafseverleri ilgilendiriyor. Merdivenlerinden yukarıya doğru bakınca merdiven boşluğu ampul gibi görünüyor. Giriş ücretsiz, binaya şöyle bir girip çıktık o kadar. Lokasyon için buraya tıklayabilirsiniz.
Pasaj Lucerna/Pasaz Lucerna
Bu pasajın içinde death elevator olarak geçen ölümcül olduğu söylenen bir asansör bulunuyor. Moving shelves yani hareket eden raflar olarak da geçiyor. Kısaca kapısı kapanmayan ve geldiğiniz katta durmayan ve sizin hızlı davranıp inmeniz gereken bir asansör. Yani kabinlerin olduğu sistem sürekli hareket halinde. İnmezseniz olacakları düşünmek istemiyoruz, biz deneyemedik. Bu pasajdaki asansörler aslında burada yaşayan kişilerin gündelik hayatta kullandığı asansörler. Asansörler kilitli cam bir kapının arkasında kalıyor, ancak yaşayanlar erişiyor, ama yine de görmek isterseniz gidebilirsiniz.
Asansörleri göremeyecek bile olsanız pasajın girişindeki ters duran at eserine bakmayı unutmayın. Hazır bu taraflara gelmişken Natioanl museum’un olduğu cadde içini gezmeyecek bile olsanız çok fotojenik. Hemen civarlarda bir de Winceslas Square’de noel pazarı da kuruluyor. Bu taraflardaysanız uğramalık ama özellikle yolunu değiştirmenize bizce gerek yok.
Head of Franz Kafka
Franz Kafka’ya ait Prag’da bir şey görelim ne olsun derseniz. Evini müzesini geçin ama bu eseri mutlaka görün deriz. İsminden de anlayacağınız gibi sanatçı Kafka’nın kafasını metal bloklarla oluşturup hareket eden bir düzeneğe yerleştirmiş. Metal parçalar sürekli dönüyor arada da birleşip Kafka’nın yüzünü ortaya çıkarıyor. Head of Franz Kafka’nın olduğu yerde bir de avm var. Üst katındaki wc’yi 10-15 korunaya kullanabilirsiniz .Bu da böyle bir bilgi. Prag’da wc’ler hep paralı aklınızda olsun.
Dancing house
Dans eden evler Prag’ın simge binalarından. Binanın mimarı dans eden bir kadın ve erkek düşünerek tasarlamış, şimdilerde otel olarak kullanıyormuş. Biz sabah trafiğinde işe gitmek için kırmızı ışıkta sırada bekleyen insanları ve kendimizi verdiğimiz pozlarla bir miktar eğlendirmiş olabiliriz. İlla internette bir yerlerde bu tarz değişik binalar karşınıza çıkıyor, Prag’a kadar gelmişken Dancing House’u da görmeden dönmeyin.
Belediye Kütüphanesi
Prag’da ücretsiz görülebilecek bir diğer yer de halk kütüphanesi. Aslında burası Çekler’in kullandığı bir kütüphane ancak turistler arasında popüler bir yer olmasının sebebi içindeki kitaplardan yapılmış ‘Infinity of Knowledge’ yani bilginin sonsuzluğu anlamına gelen kule. Kafanızı içine sokup baktığınızda size aşağı düşecekmişsiniz hissini veriyor. Çok da fazla spoiler vermeyelim, kendi gözlerinizle görün. Yalnız Pazar günleri kapalı oluyor, pazartesi günü ise 13:00’de açılıyor.
Bir de Clementinum adında içi görsel olarak güzel bir kütüphane var ki giriş ücretinin 300 koruna olması ve girmek için bir miktar sıra beklemek vs gerekmesi sebebiyle biz girmedik. Siz belki gitmek istersiniz diye eklemek istedim.
Prag Yeme İçme Önerileri
U Fleku
Hayatımızda içtiğimiz en güzel birayı burada içtik. Mekanın kendi üretimi siyah renkli birası tam anlamınyla ef-sa-ne. Yeri bizim kaldığımız airbnb’nin caddesinde olunca eve girmeden birer bira atalım modunda takıldık burada. Cuma akşamı önünce öyle bir kuyruk vardı ki sormayın. Yemek yemek isterseniz rezervasyon şart. 22:00’ den sonra mutfak yemek servisi için kapanıyor ama bira içmek için girebilirsiniz,biz öyle yaptık. Bir de mekanda insanlar akordiyon eşliğinde bağırarak şarkılar söylüyorlar acayip keyifli bir yer. 69 korunaya şahane bir bira içmek isterseniz gözümüz kapalı önerdik gitti.
Lokal
Prag’da yeme içme denince karşınıza bir yerlerde mutlaka Lokal çıkacaktır. Bu taraflarda oldukça popüler. Hem güzel yemek yiyebileceğiniz hem kendi ürettikleri biralardan içebileceğiniz mutlaka rezervasyonla gidilmesi gereken tarihi mekan. Peki biz rezervasyonsuz nasıl gittik? Akşam 17:00 civarı gidince 19:00 da kalkma koşuluyla sizi mekana kabul edebiliyorlar. Kapıda çok bekleyeceğimizi söyleseler de biz direndik ve 20 dakika sonra içerdeydik. Schnitzeller 170 koruna ,biralar 50 koruna civarı bahşiş vs derken iki kişi 600 koruna kadar hesap ödemişiz. Rezervasyon için ararsanız aklınızda olsun Prag’da bir kaç yerde şubeleri var.
Hemingway Bar
Prag’da şiddetle gitmeniz için baskı yapacağımız bir yer de Hemingway bar. En son bu seneki Küba seyahatimizde Hemingway’in Küba’da gittiği barların peşinde koşmuştuk. Kendisi ve sevdiği kokteyller de Hemingway bar için de ilham kaynağı olmuş. Burası için mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Hatta rezervasyonu bar kenarında istediğinizi belirtirseniz tüm kokteyller hazırlanırken büyük titizlikle çalışan barmenleri zevkle izleyebilirisiniz. Sizin içkinizi de detaylıca anlatıyorlar. Ben içinde Hermes geçen bir kokteyl tercih ettim. En son gıda olarak tüketilmeye uygun Hermes parfümünü sıkarak kokteylimi teslim etti. Ücretler genelde 300 korunaya yakın. Kesinlikle güzel bir deneyimdi, şiddetle öneriyoruz ortam ambiyans vs çok güzel.
Good Food
Prag’dan Trdelnik yemeden ayrılamayacağınızı tahmin etmiş olmanız gerekiyor. Trdelnik Çeklerin hamuru şişe sararak odun ateşinde kızartıp yaptıkları bir tür tatlı. Esasen insanların evinde değil turistler için yapılmış bir tatlıymış. İtiraf etmek gerekirse görünüşü tadından daha güzel. Trdelnik yiyebileceğiniz en afili yer de Good Food. Good Food’da diğer yerlerin dışında Trdelnik için çok fazla dolgu malzemesi alternatifi var. Biz son gün aktif karbonluyu merak edip denedik ama siz siz olun tek başınıza hepsini yemeyin sonra karartma günleri başlıyor bizden söylemesi.
Bunların dışında zaman kalmadığı için bize Instagram’dan önerilen ama deneyemediğimiz mekanlar oldu. Hatta önerenler arasında Prag’da yaşayanlar bile vardı. Deneyenlerin tecrübelerini aşağıda duymak isteriz. Gitmek isteyenler olabilir diye de aşağıya restoran isimlerini ekliyorum.
Medieval Tavern U Krale: Ortaçağ konseptli bir restoran. Anladığımız kadarıyla bir takım şovlar da oluyor.
Anonymmous Bar: Hemingway gibi diğer ünlü kokteyl içebileceğiniz bir bar da burası. Yine işin içinde bir miktar ateşli şovlar vs var.
Pivovarsky Klub: Anthony Bourdain’in gelip sonradan tavsiye ettiği yerlerden birisi.
Gelelim Prag’da yaptığımız harcamalara ve toplam maliyetlere; Harcamalar kişi başı tutarlardır ve 2019 kasım ayı kuruna göre TRY’ye dönüştürülmüştür. Birimizin toplam 2,5 günlük bir Prag seyahatinin maliyeti 1.111 TRY tutmuş. Bizce Prag’da gördüğümüz onca güzel yeri düşünecek olursak bu seyahat bedavadan biraz pahalıya mal olmuş bize.
THY gidiş/dönüş uçak bileti: 370 TRY
3 gün konaklama: 420 TRY
Şehiriçi ulaşım: 16 TRY
Yeme, içme, kokteyller ve biralar: 275 TRY (Kahvaltı ve öğle yemeği dahil değildir.)
Gezilecek yer girişleri ve diğer: 30 TRY
Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle…
7 Yorum
Harika bir yazı teşekkürler 🙏
Çok teşekkür ederiz.
Çok çok teşekkür ederiz.
Muazzam bir yazı olmuş. Ellerinize, ayaklarınıza,emeğinize sağlık. Harkulade. Çok teşekkür ederim sayenizde faydalandık 🙏😊👌
Çook çook teşekkür ederiz.Biz de faydalanmış olmanıza çok mutlu olduk.Sevgiler
Fiyatlara 2022 yılının sonundan bakınca sanki fiyatlar gerçek değilmiş gibi. Elinize sağlık, güzel bir rehber.
Giderek bizi sasirtmaya devam ediyor ne yazik ki.