Eltz Kalesi, Cochem ve Moselle Vadisi-Almanya Gezisi

Her şey 23 Nisan tatilinde Frankfurt’a uygun uçak bileti bulmamızla başladı. Eltz Kalesi’ni görmeyi çok uzun zamandır istiyorduk. Baktık ki Eltz kalesi Frankfurt’a çok yakın. Geri kalan günleri bir şekilde doldururuz dedik ve bileti aldık. Biz bileti aldık almasına ama araştırmaya başladıkça gördük ki bu bölgede görülecek yerler o kadar çok ki keşke bir günümüz daha olsaydı diye ah vah etmelere başladık. Ancak o kadar güzel bir 3 günlük plan ve rota çıkardık ki içimize fazlasıyla sinen gezilerimizden birisi oldu. O zaman hemen Eltz Kalesi, Cochem ve Moselle Vadisi Gezisi için ulaşım, konaklama ve gezilecek yerler detaylarına geçiyorum.

Eltz Kalesi ve Moselle Vadisi’ne Ulaşım

Eltz Kalesi’ni ziyaret etmek için Frankfurt ya da Köln havalimanlarına uçabilirsiniz. Biz THY’nin iş çıkışı cuma günü 20:00 uçağı ile Frankfurt’a uçup havalimanındaki Sixt firmasından full sigorta ve ekstra sürücü seçerek günlüğü 64 Euro’ya kiraladığımız aracımız ile doğruca Cochem’a gittik. Frankfurt havalimanı Cochem merkez arası arabayla yaklaşık 01:50 dakika kadar sürdü. Gece geç saatte check in yapacağımız için Cochem gibi daha büyük bir merkezde konaklamayı tercih ettik. Biz Pension Schneider adında, butik çok tatlı bir otelde konakladık. Geç check in’e olanak sağlaması bizim için ekstra güzel oldu. Bu bölgedeki otellerde geç check in’e izin vermeyebiliyorlar, gitmeden dikkat etmek gerek bu konuya.

Araba kiralamak bu bölgede gezerken büyük avantaj. Gezilecek yerleri sadece Eltz ve Cochem olarak düşünmemek gerekiyor. Yol üstünde gördüğümüz manzaralar, kanola tarlaları, kasabalar ve özellikle evler o kadar güzeldi ki her yere hayran kaldık. Araba ile kenara çekip çekip manzaraların keyfini çıkardık. O yüzden bu bölgede araba kolaylık sağladığı gibi, gizli kalmış manzaraların tadını çıkarmanıza da olanak sağlar. Yurtdışında araba kiralama ile ilgili tüyolarımızı merak ediyorsanız buraya tıklayarak A’dan Z’ye nelere dikkat etmeniz gerekir öğrenebilirsiniz.

Eltz Kalesi ve Moselle Vadisi’ne hangi mevsimde gidilir

Moselle Vadisi genel olarak Almanya’nın diğer bölgelerine göre daha ılıman bir iklime sahip. Kış hariç diğer mevsimlerde gezmek sıcaklık bakımından çok zorlamayacaktır. Tabi kış ayında Eltz Kalesi’ni karlar altında görmek de eminim ki çok güzel olur. Ama seçme şansınız varsa kale manzaralarını yeşiller ya da kızıllar arasında izleyebileceğiniz bir mevsim seçmenizi önerebilirim.

Biz bahar ayında gittiğimizde hava gündüzleri şansımıza mı bilmiyorum baya sıcak, akşam ise serinceydi. Ancak ilkbahar ile beraber çiçekler ağaçlar öyle güzel çiçek açmıştı ki ilkbahar kesinlikle ziyaret edilmesini önereceğim mevsimlerin başında gelir.

Diğer güzel bir alternatif sonbahar olabilir. Eylül ayının sonlarında bu bölgede şarapçılık ve tadım festivalleri oluyor, hem bölgede her yer bağ olduğu için yemyeşil olur hem de hasat zamanı etkinlikler bol olur. Bir de bu şarap festivalini, kızıl ağaçlar arasındaki Eltz Kalesi manzarası ile taçlandırırsanız tadından yenmez.

Moselle Vadisi Gezilecek Yerler

Eltz Kalesi

Gelelim gezimizin sponsoru Almanya’nın meşhur şatosuna, neticede Eltz kalesinin peşine düşerek Moselle vadisine gelip bunca güzel yeri sayesinde görebilmiştik. Bu şato Almanlar için öylesine değerli ki bir ara paralarının üzerine bile şatonun resmini basmışlar. Yeşil bir vadinin ortasında adeta gizlenmiş, ortaçağdan günümüze ulaşmış bir şato. Hatta bu gizli konumu sayesinde II.Dünya Savaşı sırasında yıkılmaktan kurtulmuş. 33 kuşaktır da babadan oğula miras kalarak Eltz ailesinin himayesinde kalmış. Bu güzel kalenin ücretli turlarla içini gezebileceğiniz gibi isterseniz de bizim gibi dışarıdan manzarasını izleyip bahçe kısmına da girip çıkabilirsiniz. Tabi kış aylarında gideceklere kalenin içinin ziyarete kapalı olduğunu not olarak ekleyelim.

Peki Eltz Kalesi’ne ulaşım nasıl? Eltz Kalesi’ne ulaşmak için arabayla bir yere kadar gidip sonrasında yürüyüş ya da shuttle opsiyonlarını kullanmanız gerekiyor. Navigasyona Wierschem kasabasını yazarsanız oraya vardığınızda tabelaları takip ederek kolayca ulaşabilirsiniz. Aslında kaleye çıkan iki tane yol var. Bir tanesi bizim kullandığımız yöntem. Aracınızı 2 euro karşılığı otoparka bıraktıktan sonra ormanın içinden 15 dakikalık bir yürüyüş sonrası kaleye ulaşma şeklinde. Diğer seçenek ise tam da tembel sporlara uygun. Arabayı otoparka bıraktıktan sonra isterseniz ücret karşılığı sizi Eltz Kalesi’nin dibine kadar getirecek shuttle’a binme opsiyonu.

Bu noktada bizim seçmediğimiz ikinci yöntemi kullanmanızı öneririm çünkü hem Eltz’i yukarıdan göre göre inmek daha güzel hem de Eltz’i ilk gördüğünüz zaman şato daha etkileyici bir açıya sahip oluyor. Bunun için yapmanız gereken ise Burg Eltz Chapel’e giden ve aracınızı bırakabileceğiniz yolu izlemek olacak.

Bir de en önemli uyarı tabi ki burayı ziyaret etmek için ya günün en erken saatlerini tercih etmek ya da öğleden sonra daha geç bir saatte buraya gitmek olacak. Aksi takdirde muhtemelen kalenin girişinde kalabalık bir topluluk insan grubu olacak.

Geierlay Köprüsü

Geierlay köprüsü Eltz Kalesi’ne yakın mesafede görülecek yerler arasında listeye alınması gereken bir yer. Hunsrück’de yemyeşil bir vadide yerden 100 metre yüksekte iki tepe arasında 360 metreyi bu asma köprü üzerinde yürüyerek geçebilirsiniz. Eğer yükseklik korkunuz varsa asma köprüde yürürken heyecanlı dakikalar yaşayabilirsiniz çünkü üzerinde yürürken hafiften sallanıyorsunuz.

Köprüye ulaşmak için önce Mörsdorf köyüne varıyoruz. Aslında Mörs köyü desek daha doğru ifade etmiş oluruz zira dorf Almanca’da köy demek. Bu köydeki otoparklardan birisine 2,5 euro karşılığı aracımızı  bıraktıktan sonra ellerinde su şişeleri ile yürüyen insanları takip edip yürüyüş yoluna ulaştık. Tek yön 2,5 km’lik bir yürüme yolu var sonrasında köprüye ulaşıyorsunuz.

Köye ilk geldiğimizde yürümeden gitmenin bir yolu var mıdır diye biraz aradık taradık ama başka yol yok. Toplamda 5 km’lik o yol yürünecek, tabi geçtiğiniz yolların doğa içinde olduğunu düşününce çok da büyütmemek lazım.

Geierlay köprüsü öğlen gittiğimizde o kadar kalabalıktı ki gitmeden internette boş fotoğraflarını görünce çok beğenmiştik ancak sıcak ve kalabalık ile biraz hayal kırıklığına uğramadık desek yalan olur. Boş bir zamana denk getirilirse çok güzel fotoğraflar çekilebilir. Bu arada köprü için her hangi bir ücret  ödemenize gerek yok.

Cochem Kalesi ve Cochem

Cochem Moselle vadisindeki en güzel ve merkezi kasabalardan bir tanesi. Merkezde Moselle vadisi ve nehrini tepeden görebileceğiniz çok güzel bir kalesi var. Cochem kalesi de yine ortaçağdan günümüze ulaşmış bir kale.

Biz ilk gün Eltz Kalesi ve Geierlay köprüsünden sonra Cochem kalesine gittik. Cochem, bugüne kadar defalarca el değiştirmiş. Şatonun son sahibinin eşyaları içerde sergileniyor. Duvarları süsleyen  ayı başı, geyik boynuzları ilgi çekici. Keşke turda odaları gezerken ne anlattılar anlayabilseydik. 🙂

Kaleyi gezmek için belirli saatlerde düzenlenen ve yaklaşık 45 dakika süren tura katılmanız gerekiyor, tek başınıza dolaşamıyorsunuz. Bu olay gezerken bizim gibi fotoğraf meraklılarına biraz koş koş ortamı yaratsa da yine de kesinlikle görülmeye değer bir şato. Siz fotoğraf çekmek için bahçede kalmak isterseniz ya da ekipten ayrılmak isterseniz izin verilmiyor o yüzden elinizi çabuk tutmanız lazım. Tur sırasında hem şatonun içini hem de bahçelerini gezebiliyorsunuz. Biz bir ara Almanca anlamadığımız için içeri girmeyip bahçede takıldık ve o sırada kimse bizi fark etmedi. Sonra çaktırmadan kıyıdan kıyıdan şatoya girip ekibi tekrar yakaladık.

Turlar genelde Almanca oluyor ancak 12:00 ve 15:00’de İngilizce olan iki seans var. Kaleyi 09:00-17:00 saatleri arasında gezebiliyorsunuz ancak mevsime göre değişkenlik gösterebileceği için gitmeden kontrol etmekte fayda var. Giriş ücreti 5 euro.

Cochem kalesinden sonra Cochem’ın ana meydanına ve köprüsüne doğru gidip oraları da gezdik. Özellikle köprüden gün batmaya yakın çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Günü Cochem’da bitirmeyi planlarsanız nehir kenarında çok tatlı restoranlar var. Güzel bir havada burada bir akşam yemeği yemek keyifli olabilir.

Biz ilk gün Eltz kalesi, Geierlay köprüsü ve Cochem kasabasını gezdikten sonra konaklayacağımız yer olan Bernkastel-Kues kasabasına doğru ilerledik. Ertesi gün de oradan gezmeye başlayıp Moselle Vadisi gezimize oradan devam ettik. Tabi yol üzerinde Bremm ve Zell kasabalarında bağ ve nehir manzaralarının tadını çıkarmayı ihmal etmedik. Bernkastel-Kues Cochem arası yol yaklaşık 1 saat sürdü. Yollar manzaralı olunca nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Keşke biraz daha sürse yol diyerek ilerliyorsunuz her seferinde.

Bernkastel-Kues

Almanya’daki ikinci günümüzde ise Bernkastel-Kues’i gezerek güne başladık. Meydandaki ilk bir saati ücretsiz olan otoparka aracımızı bıraktıktan sonra şehir meydanına gittik. Meydanda Spitzhauschen adında ikonik bir ev var. Bu ev ve meydandaki diğer evler tipik ahşaptan yapılmış Alman evleri mimarisinde. Bernkastel’in küçücük bir meydanı var.

Meydanın biraz ilerisinde de köprüden nehrin manzarasını izleyebiliyorsunuz. Akşama Heidelberg’e varmayı planladığımız ve yol üzerinde uğrayacak başka yerlerimiz olduğu için burayı biraz turladıktan sonra arabaya atladık yola devam ettik. Bir sonraki durağımız yine Moselle vadisindeki kasabalardan bir tanesi Traben Trarbach oldu.

Traben Trarbach

Aynı gün içinde Bernkastel-Kues’den Heidelberg’e gideceğimiz için aslında biraz geriye doğru gidip Traben Trarbach’a uğramak istedik çünkü burada tepeden Moselle nehrini izleyen güzel bir seyir terası olduğunu biliyorduk ve Heidelberg’e yola çıkmadan burada bir mola vermiş olduk.

Arabayı şehir içinde bir yere ücretsiz olarak park edip nehir kenarında pazar günü kurulan bit pazarını gezdik ve köprüye doğru ilerledik. Traben Trarbach’da köprünün giriş kapısı çok güzel.  Köprüyü baştan sonra yürüyüp geçen gemileri izleyip en sonunda mutlaka köprünün ayağındaki bu kapıdan geçmek lazım. Traben Trarbach’da dolaştıktan sonra yine buradaki Burgschanke Grevenburg seyir terası bir sonraki durağımız oldu.

Bu seyir terasına giderken yol ara ara tek şerite düştüğü için acaba gittiğimiz yol doğru mu bu yol bir yere çıkıyor mu ikilemleri yaşadık ancak resmen Burgschanke Grevenburg’daki cafenin dibine kadar aracınızla ulaşabiliyorsunuz merak etmeyin. Yani siz de bizim gibi ikileme düşerseniz yola devam edin. Aracınızı buradaki ücretsiz alana bıraktıktan sonra Greven kalesine ulaşmak çok kolay. Sadece bir kaç adım ötede Moselle Vadisi’nin en güzel manzaralarından birisi sizi bekliyor olacak.

Bu tepede eski bir şatonun ayakta kalan tek duvarı var ve hemen yanında harika manzaraya sahip bir cafe bulunuyor. Tepedeki manzara çok güzel olunca, biz burada bir kahve molası verdikten sonra akşam günbatımını Heidelberg kalesinde yakalamak istediğimiz için Moselle vadisi ile vedalaştık ve yola koyulduk.

Heidelberg’e Moselle vadisinden iki saatlik bir araba yolculuğu ile ulaşabilirsiniz. Giderken otobanda ara ara hız sınırı da kalktığı için araba kullanması çok zevkli oluyor.

Almanya’da hız sınırı konusuna değinmişken yollar ile ilgili ufak bir bilgi verelim. Almanya’da tüm yollarda hız sınırı yok diye yanlış bir bilgi dolaşıyor ortalıkta. Aslında yol boyunca ara ara yolun müsaitliğine göre hız sınırı kalkıyor ara ara ise 120 hız sınırına geri dönüyorsunuz. Yani arabayı kullanan kişinin yolu iyi takip etmesi bu anlamda önemli.

Biz Moselle vadisini daha önce hiç bir yerde okumamıştık ve görmemiştik. Rotayı tamamen kendimiz oluşturduk ve sonrasında gördüklerimiz bizi o kadar mutlu etti ki bu gezimizden ve dolu dolu geçen 3 günlük tatilimizden çok memnun olduk.

Eğer siz de Frankfurt’a yolunuzu düşürürseniz nehir kenarındaki bu güzel vadiyi de rotanıza eklemeyi unutmayın. Eğer bizi Instagram’da takip etmek isterseniz buraya tıklayarak, YouTube’da kanalımıza abone olmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Yukarıdaki Almanya gezimizin videosunu izleyip kanalımıza abone olursanız çok mutlu oluruz.